Türk İstihbaratı’nın Tarihçesi

Türk İstihbaratı’nın Tarihçesi

Tarih boyunca birçok devlet kurmuş olan ve pek çok devletle siyasi ilişkilerde bulunan Türk devletleri de istihbarat olgusuna önemli ölçüde ehemmiyet atfetmişlerdir. Konar-göçer hayatı terk eden Türk kavimlerinde istihbarat faaliyeti yürüten casuslara, çaşıt adı verilmekteydi. Çaşıt kısaca halk arasında bugünün manasında istihbaratçı anlamında kullanılmaktaydı. Osmanlı Devleti’nin istihbarat ve espiyonaj çalışmaları, Selçuklular’ın uç beyliği iken artık kendi devletleşme sürecinin başlarına kadar dayanmaktadır. Osmanlı Devleti tarafından kurulan Martolos ile Voynuk gibi teşekküller vasıtasıyla kendilerine yönelik tüm tehditler için mümkün mertebede detaylıca bilgi almaya çalışmaktaydılar. (İlter, 2001, s. 6).

Osmanlı İmparatorluğu’nun yükseliş döneminin ortasından başlayarak ve İstanbul şehrinde sefaretler açıp istihbarat olgusunu kurumlaştırarak kullanmaya başlayan batı devletlerinde, Osmanlı’nın kalıcı sefirlere sahip olmaması başta bir eksiklik olarak görülmüştür. Bu durum en başında eksiklik olarak görülmüş olsa da Osmanlı Devleti’nde iyi derecede istihbarat faaliyeti gösteren casusların yanı sıra, diğer ülkelerin sefirleri vasıtasıyla da ehemmiyetli bilgiler elde etmişlerdir. Osmanlı Devleti’nde en önemli kararların yazıldığı defter olan mühimme defterlerinin birinde, Osmanlı hükümdarlarının Anadolu’daki ve Rumeli’deki sancak beylerinden komşu devletlerin istihbarat çalışmalarına önem göstermeleri konusunda kararlar yer almaktadır. (12 Numaralı Mühimme Defteri 1570-1572 –Ankara 1996).

Yabancı devletlerin istihbarat faaliyetlerini yoğunlaştırdığı XIX. yüzyıl ortalarında Sultan Abdülmecid tarafından, Balkan coğrafyasındaki olası isyanları izlemek maksadıyla, Fransız Devleti’nin özel teşekküllerinden biri olan Gizli Polis Örgütü’nden yola çıkılarak günümüz anlamında özel bir gizli örgütün inşa edildiği ve teşkilatın idaresine Rum asıllı olarak bilinen Cinivis Beyefendi isimli kişinin getirilmiş olduğu belirtilmiştir.

Ancak bu teşekkülden beklenen muhtemel faydanın elde edilememesi üzerine kuruluş kapatılmıştır. Daha sonra ise Sultan Abdülaziz aracılığıyla 1863 senesinde yeniden faaliyete geçirilmiş olup teşekkülün idaresi ise Baron C. adlı kişiye verilmiştir. Fakat bu kişinin de devlete karşıt faaliyetler gerçekleştirmesi nedeniyle görevinden uzaklaştırılmıştır. Bu ise, Sultan II. Abdülhamid’in hususi doktoru Rum kökenli Mavroyani Paşa tarafından öne sürülen bir iddiadır. Şayet bu iddia doğru ise, Osmanlı Devleti’nin günümüz anlamında bir istihbarat örgütü meydana getirme çabaları ilk kez Sultan Abdülmecid zamanında başlatılmıştır.